• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası

Orgazm Bozukluğu (Anorgazmi):Nedenler ve Tedavi

The page has moved to: this page

      Kadında orgazm bozukluğu olağan bir cinsel  uyarılma evresi olmasına rağmen orgazmın  sürekli olarak  ya da yenileyici bir  biçimde gecikmesi ya da hiç olmaması olarak  tanımlanmaktadır. 
      Kadınlarda orgazm bozuklukları sanıldığından ve erkeklerdekinden çok daha karmaşıktır. Ayrıca kadınlar orgazmı tetikleyen uyarının türü ve yoğunluğu açısından çok farklı tepkiler verirler. Bu  nedenlerle orgazm bozukluğu tanısı çok dikkatli bir klinik değerlendirmeyi  zorunlu kılar. Cinsel terapist kadının yaşı, cinsel deneyimi ve aldığı cinsel  uyarının yeterliliğini eş ile olan cinsel güveni ve eş ile olan cinsel iletişimi  titiz bir şekilde inceledikten sonra tanıya gitmelidir.   
      Ülkemizde bu konuda yapılmış sistematik araştırma olmadığından kadında orgazm  bozukluklarının yaygınlığı kesin olarak bilinememektedir.
      Orgazm  bozuklukları genç kadınlarda daha sık görülmektedir. Bunun da nedeni yaşla  birlikte orgazm yetisinin artmasıdır. Bu noktada kadının cinsel deneyimi de  önemli bir parametre olarak görülmektedir.
      Orgazm bozukluğu ilk  gençlik yıllarından başlayarak yaşam boyu devam eden bütün yaşamı boyunca hiç  orgazm yaşamamış birincil orgazm bozukluğu ve daha önce orgazm yaşadığı halde  sonradan ortaya çıkan(sekonder anorgazmi) ikincil orgazm bozukluğu olarak iki  türde görülür.
      Çoğu kadında orgazm bozukluğu primer yaşam boyu  süren tipindendir. Sekonder orgazm bozukluğunda olası altta yatan bir depresyon,  evlilik çatışması, partnerde gelişen bir cinsel fonksiyon bozukluğu olabileceği  araştırılmalıdır.
     Cinsel değerlendirme görüşmesinde ülkemiz  koşulları göz önünde bulundurularak kadının cinsellik için uygun zaman, uygun  partner ve uygun mekan koşullarının varlığı titizlikle değerlendirilmelidir.  Doyumlu bir cinsellik için her iki partner için gerekli olan bu üç koşulun  öncelikle sağlanmış olması gerekir.
     Üzerinde durulması gereken  önemli bir nokta da orgazm için gerekli olan yeterli süre ve yoğunlukta uygun  uyarının yapılıp yapılmadığıdır. Eğer çift birbirlerine yeterli uyarıyı doğal  bir şekilde veremiyorlarsa onların cinsel organları onlara istedikleri haz  tepkisini veremez.
     Cinsel terapistin dikkat etmesi gereken bir  diğer nokta da orgazmı geciktiren ya da orgazmı ketleyen bir ilaç kullanımının  olup olmadığıdır. İlaç kullanımının başlangıcı ve orgazm sorununun ne zaman  başladığının saptanması orgazm sorunu ile ilaç kullanımı arasındaki neden sonuç  ilişkisini en iyi şekilde anlaşılmasına yardımcı olur.
     Aynı  şekilde orgazm bozukluğuna yol açabilecek bedensel bir hastalığın varlığı da  araştırılmalıdır.
     Eğer kadında orgazm bozukluğu sonradan ortaya  çıkmışsa depresyon, ankisiyete bozukluğu, uyuşturucu, alkol ve madde kullanımı vb. durumların olup olmadığı gözden geçirilmelidir. Sonradan ve ani bir şekilde  ortaya çıkan orgazm bozukluğuna evlilik ilişkisinde neler olup bittiğine enine  boyuna bakılmalıdır.
      Kadında orgazm sorunu olağan cinsel uyarılma  evresinden sonra sürekli ya da yenileyici bir şekilde orgazmın gecikmesi ya da  hiç olmaması olarak tanımlanmaktadır. Ancak kadınların uyarının türü ve  yoğunluğuna çok farklı şekilde tepki verdikleri kabul edilmektedir. Bazı grup  kadınlar birleşme sırasında penis hareketleri ile orgazm olmadıkları halde  klitoral uyarı ile orgazm yaşayabilirler. Bu gruptaki kadınların cinsel birleşme  yolu ile cinsel davranışlar anlamında gerekli uyaran  alamadıkları düşünülmekte  olup cinsel terapi yolu ile bu çiftlere ve kadınlara yardımcı olunur.

Kadın  Orgazm Bozukluğu  Nedenleri:
      Kadınlarda orgazm bozukluğu nedenleri olarak  psikolojik faktörler, tıbbi faktörler ya da ilaç ve madde  kullanımına bağlı faktörler olarak gruplandırılabilir.

1-Psikolojik Faktörler:
-Kişinin yetiştirilme tarzı (muhafazakar, kısıtlayıcı yetiştirilme koşulları)
-Yetersiz ya da yanlış cinsel bilgiler.
-Travmatik  cinsel deneyimler.
-Psikoseksüel roldeki güvensizlik ya da ikircikli  duygular.
-Dinamik nedenler.
-Eşler arasında evlilik, ilişki  sorunları.
-Gerçek dışı beklentiler.
-Partnerdeki cinsel işlev  bozukluğu
-Organik hastalıklara tepki.
-Depresyon ve  ankisiyete.
-Rastlantısal başarısızlıkların tekrarı.
-Performans  ankisiyetesi.
-Suçluluk, günahkarlık duygusu.
-Genel ilişkide  uyumsuzluk.
-Yakınlık korkusu
-Düşük kendilik algısı
-Yetersiz cinsel  bilgi ve yanlış abartılı cinsel mitler.
-Evlilik problemleri
-Özgüven  eksikliği ve utanma duygusu
-partnerler arası yetersiz cinsel güven
-Eşler  arası cinsel iletişimin yetersizliği
-Kadının kendi bedeni ile barışık  olmaması

      Cinsellik konusunda ayıp, günah ve yasak duyguları kişinin bakış açısına hakimse kadının kendini haza bırakmasını engelliyor.
      Benim klinik deneyimlerimde en fazla rastladığım  neden kişinin orgazma ulaşmaya çalışırken takıntılı bir şekilde kendini  gözlemleme sürecini yaşamasıdır. Kişi burada kendini izlediğinde daha doğrusu  olacak mı olmayacak mı muhasebesini yaparken o anda hazza  odaklanamamaktadır.
     Sık rastladığım diğer bir neden ise yanlış cinsel bilgiler bilgisizlik ya da deneyim yetersizliğinden dolayı yeterli  uyarının elde edilememesidir.
      Bir grup kadın kişilik  yapılanmaları gereği kendini aşırı kontrol altında tutan çok güçlü kontrol etme  ihtiyacı duyan ve kendini bırakmakta güçlük çeken kişilerdir.
     Orgazm sorunu ile başvuran kişilerde olası bir depresyon mutlaka göz önüne  alınmalıdır. Depresyonun varlığı durumunda önce depresyon tedavisi yapılmalıdır.  Kişi ağır bir depresyon yaşarken cinsel terapiye yanıt vermesi çok  zordur.
     Ayrıca evlilik ilişkisi ile ilgili sorunlar yakın zamanda  yaşamış r
uhsal ve cinsel travmalar orgazm sorununa neden  olabilir.
     Bazı kadınlar neden orgazm olmada sorun yaşar? Bunun  altında cinsel eğitimin olmayışı gibi basit bir neden olabileceği gibi karmaşık  evlilik problemleri, suçluluk, ankisiyete gibi daha karmaşık örüntüler de  yatıyor olabilir. Ayrıca bazı yazarlar son zamanlarda gevşek aşk kaslarının   orgazmı geciktirebileceğine inanmaktadır.
    Bir başka olası neden  kendini yetersiz uyarma ya da uyarının bilgisiz bir partner tarafından uygunsuz şekilde verilmesidir.
    Katı ve baskılayıcı yetiştirme tarzı  cinselliğin ayıp, günah ve yasak olarak lanse edildiği toplumsal bakış açısında  bir diğer önemli psikososyal  nedendir.
    Ülkemizde cinsellik halen  büyük bir tabudur. Toplum kadınları ilişki sırasında kadının haz almasını engelleyen hareketsiz eş olma ko
nusunda koşullandırmıştır. Toplum kadınlar  cinsel ilişkiyi  başlatmaz, kadınlar sevişme sırasında zevk almaya çalışmazlar  gibi önyargılarla kadının cinselliğe bakış açısını ve kendi bedenleri ve  duyguları arasındaki bağlantıyı koparmanın yanında insan doğasına uymayan yanlış cinsel inanç ve değerleri beslemektedir.
     Evlilik ilişkisinde  cinsellik dışı evlilik problemleri varsa bu durumun sorunun daha da karmaşık bir  hal almasına yol açar. Özellikle eşlerden biri diğerini sorunun kaynağı olarak  suçladığı, yardımcı ve destekleyici olarak terapiye katılmada isteksiz olduğu  durumlarda evlilik problemleri terapi süresince eşlerin saldırganlaşmasına yol  açar ve cinsel terapiyi olumsuz etkiler. Böyle bir vakada çift arasındaki ilişki  dinamiği irdelenerek öncelikle var olan problemin halli yoluna gidilmelidir.

2-Tıbbi  Faktörler:
      Bir  olguda cinsel işlev bozukluğunun psikolojik etkenler nedeni ile mi yoksa  fiziksel etkenler nedeni ile mi yoksa her ikisinin bir arada olduğu karmaşık bir  örüntü ile mi ortaya çıktığının ayırt edilmesi son derece güç bir  iştir.
      Cinsel işlev bozukluğuna yol açabilen olası hastalıklar  aşağıda belirtilmiştir. Ancak bu rahatsızlıkların hepsinin bir kişide cinsel  fonksiyonu mutlaka bozar anlamında anlaşılmamalıdır.
-Hipertansiyon
-Angina peklaris
-Diyabet
-Adrenal  hastalıklar
-Hiper troid
-Vasinit
-Peluik  iltapları
-Epilemsi
-İnmeler
     Esasında organik temele  dayanan orgazm problemleri nadir olarak görülür. Genelde yaşam boyu süren orgazm  bozuklukları daha çok görülür. Ancak yaşam boyu süren orgazm bozukluğu  psikolejik kökenlidir.
      Ancak bir  çok fiziksel hastalık ve  yaşlanma da bu hastalığa neden olabilir. Örneğin nörolojik bozukluklar, şeker  hastalığı, ciddi kötü beslenme,   travmatik ya da cerrahi hasarlar, testeron ve  troid düzeyini etkileyen endokrin hastalıklar, kalp, tansiyon vb.

3-İlaç ve madde kullanımına  bağlı faktörler:
      Alkol kullanımının cinsel işlevlere iyi geleceği şeklinde halk arasında bir  beklenti olmasına rağmen bu doğru değildir. Sürekli ve kronik bir şekilde alkol  kullanımı insan cinselliğinin fizyolojik tepkilerini olumsuz bir şekilde  etkilemektedir.
      Madde kullanımı da insan cinselliğini olumsuz  etkilemektedir. Madde kullanımının insan vücudunda ve beyinde yıkımlara yol  açtığı herkes tarafından bilinmesine rağmen madde kullanımının cinsel işlevlere  iyi geldiği şeklindeki kanının nereden beslendiğini anlamak oldukça zor ve şaşırtıcıdır.
     Ayrıca bazı ilaçların kişinin cinsel tepkilerini  olumsuz etkilediği bilinmektedir. Örneğin anti depresanlar, antihipertansifler,  noroloptikler vb.
     Kısacası bazı ilaçlar kadının orgazm tepkisini  olumsuz bir şekilde etkiler. Kronik olarak alkol kullanımının cinsel işlevi  olumsuz şekilde etkilediği bilinen bir gerçektir. Aynı şekilde her türlü madde  kullanımının hele de yüksek dozlarda kullanımının orgazmı ketlediği kabul  edilmektedir. Genetik faktörlerin kadında orgazm bozukluğunda rol oynamadığı düşünülmektedir.

Kadın  Orgazm  Bozukluğu Belirtileri:
    
Cinsel terapiye başvuruda kadın orgazm sorunları diğer  cinsel işlev bozukluklarına göre daha ön sıralardadır. Tanı cinsel terapistin  yeterli uygulama olmasına rağmen yineleyici bir biçimde orgazmın olmadığı konusunda kişinin öznel bildirimi baz alınarak konur.
     Orgazma  ulaşamadığı için git gide artan bir şekilde üzüntü ve düş kırıklığı yaşayan  kadın, cinsel uyarılma bozukluğu ya da cinsel isteksizlik geliştirebilir.  Değerlendirmede bütün bunların göz önünde tutulması gerekir.
     Kadında orgazm bozukluğu evlilikte memnuniyetsizliğe yol açar. Kadın kendini  yetersiz, eksik, başarısız hisseder. Orgazm olmaksızın yinelenen uyarılma  zamanla düş kırıklığına neden olur. Bu durumum sürekli devamı halinde kadında  uyarılma ve cinsel istekte azalmaya yol açar.
     Orgazm sorunu  yaşayan kişinin eşi/partneri kendini yetersiz, sevilmeyen, beceriksiz biri gibi  hissedebilir. Hata yaptığını düşünme, tekrar yanlış yapma korkusu gibi duygular  yaşar. Hatta kendini suçlu bile hissedebilir.
     Orgazm sorunu  yaşayan kişi yetersizlik duyguları ve negatif beden iması geliştirebilir. İlişkisinden memnuniyetsizliğin artması  her iki partnerde de görülebilir.

Tedavi:
     Tedavide nedene göre bir tedavi formülasyonu  oluşturulmalıdır. Eğer tıbbi nedenlerden kaynaklanıyorsa hemen konunun uzmanına  havale edilerek uygun tedavinin olması sağlanmalıdır. Eğer orgazm sorunu kişinin  kullandığı ilaçlardan kaynaklanıyorsa ilacı reçete eden hekim kanalıyla   ilaçların eşit etkiye sahip benzer ilaçlarla yer değiştirilmesi  sağlanmalıdır.
     Eğer problem psikolojik nedenlerden kaynaklanıyor  ise çiftin ya da kişinin durumuna hangisi uygun gelecekse cinsel terapi, çift  terapisi ya da bireysel psikoterapi uygulanır. Psikolojik kaynaklı kadın orgazm  sorunlarının cinsel terapiye verdiği yanıt yüz güldürücüdür.
     Eğer  kadında görülen orgazm bozukluğu yaşam boyu hep var idiyse psiko seksüel eğitim  ve cinsel terapi uygulanır. Bu koşullar altında başarı oranı çok  yüksektir.
     Cinsel terapi bu sorundan etkilenmiş çiftin her iki  üyesinin de katılımı eşliğinde yürütülmelidir. Cinsel terapi süresinde dinamik  bilişsel, davranışsal ve sistemik yaklaşımların   tümünden    yararlanılabilir.
     Tedavide cinsellikle ilgili ankisiyete,  suçluluk duygularını azaltmak çok önemlidir. Yine kişi yanlış cinsel mitleri,  tabuları, suçluluk günahkarlık,utanma duyguları üzerinde çalışılmalıdır. Orgazm  sorunu ile başvuran kadının vücut İması hakkındaki düşüncelerine bakılmalıdır.  Varsa çarpık algılamalar öncelikle onlar  üzerinde çalışılmalıdır. Çünkü vücudu  ile barışık olmayan bir kadının sere serpe cinselliğini yaşaması hemen hemen  olanaksızdır.
     Cinsel terapist, orgazm sorunu yaşayan danışana iyi  bir ruhsal danışmanlık yapmalıdır. Öncelikle cinsel anatomisini tanıma ve cinsel  yanıt tepkilerinin fizyolojisi konusunda iyice bilgilendirmelidir. Her kadının  mutlaka içinde bir cinsel gücü vardır. Ancak bazı zamanlarda bazı nedenlerle bu  cinsel yetenek bloke olmuştur.
     Bu aşamalar tamamlandıktan sonra  orgazm sorununun tipine, çiftin dinamiğine ve danışan ihtiyacına göre cinsel  terapi teknikleri ile sorunun giderilmesine odaklanılır.
     Cinsel  terapide çift birlikte terapiye alınır. Çiftin cinsel ve cinsel olmayan  ilişkilerinde söz ve davranış değişiklikleri ile daha iyi bir iletişim  kurmalarına yardım edilir. Cinsel ilişkinin anatomik, fizyolojik ve de  psikolojik boyutları hakkında çifte cinsel danışmanlık yapılarak eksik, yanlış bilgilerini doğrularla yer değiştirmesi hedeflenir. Bunun arkasında  yapılandırılmış cinsel terapi teknikleri devreye sokularak sorunun halledilmesi  yoluna gidilir.
     Kadınlarda psikolojik nedenlerden kaynaklanan  orgazm bozukluğu cinsel terapiye mükemmel yanıt verir. Terapist ve danışan çok  ince çok zorlu bir yolculuğun sonuna gelmişlerdir. Yolculuğun sonunda mükemmel  yanıtla karşılaşmaları danışan kadar terapist içinde son derece ödüllendirici ve  keyif vericidir.

Shu. Güldane KAVGACI
Aile ve Evlilik Terapisti &Cinsel Terapist


Cinsel Terapi ile ilgili Makalelerimiz